5 Aralık 2010 Pazar
Bir söğüt ağacı
---
Bu ağacın bizim ağacımız olduğununu hayal edelim. İnşaatın ortasında yanlız bir ağaç değilde bir meyve bahçesindeki kulübenin kenarındaki söğüt ağacı olduğunu düşünelim. Belki yeterince çok istersek gerçek bile olabilir. Bahçeyi ilk gördüğümde meyve ağaçlarından daha çok dikkatimi çeken bu ağacı gösterirken hayal kurarak şunları söylüyorum.
Ne güzel bir ağaç sanırım söğüt, o karmaşanın ortasında kendi halinde yaşıyor. Ne dersin ey sevgili büyümeye, büyütmeye ve akıp giden yaşam içerisinde yaşlanmaya aynı söğütün altında. Belki hafta sonları altında piknik yaparız yada akşamları altına uzanıp dallarının arasından yıldızlara bakarız. Belki kuşlar da gelir ağacın dallarına. Belki onlarda yuva yapar, yavrularını büyütürler dalların arasında. Belki bizde bir aile oluruz. Hep birlikte gelir eğleniriz o söğütün altında.
---
Gerçek dünyada ise şöyle biter filmin sonu; Bir iş makinesi gelir inşaat sahasını düzenlerken kepçesini takar ve ağaçtan kalanları kamyona yükler ve harfiyat sahasına dökülür gider.
30 Kasım 2010 Salı
Vakit kaybetmeden söylemek lazım
Bazen dilinin ucuna gelir söyleyemezsin. O sırada aklına hep yaşanan olumsuz olaylar gelir. Neden eksikliği hissedilmeden anlaşılmaz değeri?
Vakit kaybetmeden söylemek lazım. Sevdiğine sevdiğini, özlediğine özlediğini. İş işten geçmeden hala fırsat varken. Zira kaçan fırsat treni tek yönlüdür. Kaçınca istesende geri gelmez.
26 Kasım 2010 Cuma
Neden düz yazı değil şiir yazmak istediğimi buldum
Peki ne yapmalıda saatler uçmasın? Bu da bana ödev olsun ki bu yazı gibi yarım kalan başka yazılar olmasın
15 Kasım 2010 Pazartesi
Düşündüm de
Kapılmayacaktım, biliyorum çok çabuk kapılıyorum.
Üzülmeyecektim, beni üzmeye gücü yetmeyeceklere.
Ağlamayacaktım, sebebi malum çıkmazlarım için.
Ve hatta;
Düşünmeyecektim, gereksiz yere hiç durmadan.
Herşeye rağmen;
Pişman olmayacağım, yaşadıklarımdan ve yaşayacaklarımdan.
10 Kasım 2010 Çarşamba
Yeni keşfim trenler
Son keşfim de trenler ile hayat üzerine. Hani şu ineklerin bön bön baktıkları var ya işte onlar değil. Bu tren başka. Bu trenin kendi de taşıdığı yükler de beynimde. Yüklerin sahibi de benim.
Daha doğarken bir lokomotif birkaç tane de yüklü vagon ile doğar insanoğlu. Fakat son nefesini verene kadar ya tüm yüklerini boşaltmalı ya da yanına alacaklarını da alabildiğince doldurmalı ki pişman olmasın.
Önceleri şikayetçiydim bu vagonlardan; beynimin içinde uzunca bir tren. Ya gücüm bu vagonları çekmeye yetmezse derken tren uzadıkça lokomotifin gücünün arttığını da gördüm. Bu yaşta o kadar çok vagonum var ki. Bazıları yarım dolu; doldurmaya fırsatım olmamış ya da ben o fırsatı
kaçırmışım. Yarısı boşlar da var. Boşaltılması gereken yerde yarısı boşaltılmış. Aynı gibi görünseler de yarım dolular ile yarım boşların farklı farklı hikayeleri ve ödenen farklı bedelleri var.
Benim en çok hoşlanmadığım yarım doluları taşımak.Onları atmayı bile düşündüm. Sonra baktım ki onları atınca bomboşum.Bütün herşey onların doldurulup götürülmesi gereken yere götürülmesi üzerine kurulu.Onlarsız rotam bile belirsiz.
...
Sonuçta hayatta herkesin bir treni var. Buna ben tren diyorum, siz otobüs deyin. Yada hiç birşey demeyin sadece yük deyin. Adı ne olursa olsun. Bunlar hayattaki rotamızı çizmemizi sağlayan şeyler. İhtiyacımız olduğu sürece varlar. İhtiyacımız olmadığında zaten onlar çoktan
yanımızdan gitmiş oluyorlar.
7 Kasım 2010 Pazar
Yerini doldurmak
Ben bitti deyince bitti mi sandın ya kahvenin dibindeki telveler misali bende kalanlar. Onlarlada kahve falı bakarız artık. Belki kısmet çıkar :)
3 Kasım 2010 Çarşamba
Ve bitti
***
Aslında üzülmemiştim bittiğine fakat bu satırları yazarken biraz canımın acıdığını hissettim. Doğanın kanunu bu her başlayan şey bir gün biter.
1 Kasım 2010 Pazartesi
Korku ve aşk üzerine
***
Korkularımın aşkıma yenik düşmediğini göstermek için son bir kez daha yazacağım. Neler yazarım nasıl yazarım bilmiyorum.Ama önce sana aşkımı haykırmak istiyorum. Belki gözlerim gözlerindeyken kalbim de kalbine ulaşır.
Kaybetme korkusu
28 Ekim 2010 Perşembe
Birşeyleri elde etmek üzerine
Bir şeyi elde etmek için öncelikle istemek gerekir. İstemek zincirin ilk halkasıdır. Fakat çoğu zaman (sanırım bazı durumlarda bebekler yapabiliyor) sadece isteyerek birşeyleri elde edebilmek mümkün değil. İstediğin şeyi elde etmek için çaba sarfetmek gerekir. Çaba sarfederek genelde istediğini elde edersin. Bazende öyle bir an gelirki sadece istemek yada elde etmek için çaba sarfetmek yetmez. Belirli bir zamanın geçmesi, belirli bir hayat kesitinin de yaşanması gerekir.
Bunu son bir yıl içerisinde kendi hayatımda bolca gözlemliyorum. İstediğim yada çaba da sarfettiğim bir sürü şey istesemde o anda olmuyor. Fakat bazıları belirli bir zaman sonra farklı şekilde de olsa gerçekleşebiliyor.
Bazen keşke demeden kendimi alamıyorum “keşke hayatta herşey bebeklerin karınları açıktığında ağlayıp yemek istemeleri ve yemeğin gelmesi kadar kolay olsa.” Sonradan düşünüp o zamanda eldekilerin kıymetini anlayamazdık deyip bu düşüncelerden vazgeçiyorum.
Bir kaçıştı benimkisi
27 Ekim 2010 Çarşamba
Öyle birşey
---
Ah bir bilsen seni düşünmediğim zamanlarda seni düşünmeyi dahi özlediğimi. Bu gecede diğer geceler gibi seni düşünüyorum. Seni düşünerek uykuya dalacağım. Bilmiyorum şimdi ne yapıyorsun. Bir telefon mesafesinde fakat sanki kıtalar kadar uzaksın. Teknolojinin kıtaları birbirine yaklaştırdığı gibi yaradan da kalplerimizi birbirine yaklaştırsın. Yüzünden gülümsemen hiç eksik olmasın.
25 Ekim 2010 Pazartesi
Ne de çabuk özledim
22 Ekim 2010 Cuma
Bu sefer kolaycılık yapmayacağım
Bu sefer kolaycılık yapmayacağım. Hen an hayalinle yasadığımı yazdıklarımdan değil benden duy. Biliyorum ki ne olursa olsun ben konuşmaya başladığımda hayalin bir daha dönmemek üzere yanımdan gidecek. Belki duyduklarin hoşuna gitmeyecek bu da beni hem sensiz hem de hayalsiz yapacak. Belki de hoşuna gider sözlerim. Tek kişilik sana olan aşkımı paylaşmak istersin. O zamanda hayalin değil kendin olursun yanimda. Hayaline değil sana yazarım aşk sözcüklerimi.
21 Ekim 2010 Perşembe
Güzel bir söz buldum
19 Ekim 2010 Salı
Gri ankara sabahı
18 Ekim 2010 Pazartesi
Başlıksız
Geri dönüşü yok. Direnmek yok.
Gel desen herşeyi bırakır koşar gelirim.
Bir bilsen kalbimden geçenleri,
Bir bilsen yanındayken boğazıma düğümlenenleri.
--
Altıncı his midir? yoksa kalıpsal farklılık mı?
Anlarmısın acaba sana olan duygularımı?
Hissedermisin bu buzdan kafesin içindeki kalbimini atışlarını?
Eritirmisin buzlarını?
Hayat çok garip
İçimden naralar atmak geliyor. Gel gelelim yanına varınca sus pus oluyorum. Hatta beynim duruyor. Allah'tan dilim her tutulduğunda kalpten konuşmayı diliyorum. Ey yar beni duy beni kalbinde hisset. Bu suskun dilim elbet çözülecek. Bunun çok geç olmamasını da yine yaradan dan diliyorum.
16 Ekim 2010 Cumartesi
Boyzone - Love Is A Hurricane
Whoa
I lie in bed but I can't sleep
On the ledge but I can't leap
Even doing nothing is so hard to do
To do
On my tongue but I can't speak
The simple things are sometimes deep
I only hope that this means something to you
To you
I want to spend my life with you right by my side
Cause when you kiss my lips I see lighting in the sky
That's like
One step forward and two steps back
Cause love is like a hurricane
When you're with me I'm on track
We're riding on the crazy train
I'll be fine
If you're mine at the end of the line
Butterflies I want to keep
I try to laugh but I just weep
There's something about you gets me just so deep inside, inside
I want to spend tonight just looking in your eyes
I feel like a millionaire but I don't have a dime
It's like one step forward and two steps back
Love is like a hurricane
When you're with me I'm on track
We're riding on the crazy train
I'll be fine
If you're mine at the end of the line
Let me love you
Won't you let me love you
Won't you
You got me lovin you
Yeah you got me loving you
Oh you got me loving you
Girl you got me loving you
One step forward and two steps back
You're love is like a hurricane
When you're with me I'm on track
We're riding the crazy train
I'll be fine
If you're mine at the end of the line
Karanlık bir gece
Karamsarlığım geceden daha karanlık.
Tam aydınlık bir gece derken yine karanlık.
Gecemi aydınlatacak ne bir fener ne bir mum var.
Karanlık bir gecedeyim.
Öfkem karamsarlığımdan daha karanlık.
Umutsuz bile değilim, öyle bomboşum.
Karanlık bir gecedeyim,
Dünyaya güneş yine her günkü gibi doğacak biliyorum,
Ben güneşimi ararken kayboldum,
Güneşten yansıyan ay ışığına bile razıyken,
Yine karanlık bir gecedeyim,
Mutsuzluğum geceden daha karanlık.
14 Ekim 2010 Perşembe
Bu yazıya da başlık vermeyelim
Bu gün o ırmaktan çok sular aktı. İnsanlar değişti, hatta çevrem tamamen değişti, bende değiştim. Kısa vadeli hedeflerim, hayallerim, amaçlarım da değişti. En önemlisi artık aşkın acısını değil kendisini istiyorum. Nasıl birşeyse aşkı isterken sürekli yazmaya başladım. Sevgiliyi düşünürken duygularım kelime olup cümlelere dönüşüyor. Yolda yürürken, seyahat ederken, çalışırken kısaca her yerde sanki o yanımda, içim kıpır kıpır. Sanki hayat filminin bir bölümünü hem oynayıp hem izliyorum. Bu günlerde hayat filminin bu bölümünün fıragmanını izlemekteyim. Filmin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum.
---
Ey yar kalbim senin için atarken, aklımda senin dışında hiç birşey düşünemezken; beni duy, beni hisset. Ne zaman olur? nasıl olur? bilmiyorum fakat sadece kalbinle değil kulaklarınla duyup gözlerin ile de kalp gözümü görebilmen için karşında olacağım.
13 Ekim 2010 Çarşamba
Söyle doktor
Aşk ateşinden yanan yaraya hangi melhem iyi gelir. Ya da aşkından parça parça olmuş bu mecnuna hangi cerah çare olur. Acaba bir kardiyolog teknolojiyi sonuna kadar kullansa kalbimde yanan ateşi görebilir mi? Ilk yardım çantasındaki malze listesini verdin gibi gönül yaraları içinde bir liste verebilirmisin.
Bir bilsen
Bir bakışının içimde ne yanar dağlar patlattığını, Bir gülüşünle ne fırtınalar kopardığını, Üzüldüğün anda da ne savaşlar çıkardığını birbilsen. Düşünüyorumda seviyorum dediğinde ortada bir ben kalmayabilir. İnsan yok olmayı ister mi? Eğer sevdiceğim, senden gelecekse bu yok olma yak beni, yık beni, yoket beni.
Yaradana sığınmak, Hangi yüzle!
---
Böyle bir gerçekle beni yüz yüze getirdiği için sevgiliye sonsuz teşekkürler. Allah'ın rahmeti ve merhameti üzerine olsun.
12 Ekim 2010 Salı
Susmak
Susmak sadece gereksiz sessizlikleri değil, Yeniden konuşamamayı da getiriyor. Yeniden konuşamama sesizliği.
Konuşmak isteyipte susmak nedir bilirmisiniz? Ben bunu defalarca tekrar tekrar yaşıyorum. Hemde neredeyse her konuda
10 Ekim 2010 Pazar
Kendim için de sadece sen
Ağlamak
Genel eğilimden farklı olarak ben ağlamaya önce dinlediğim dini sohbetler ve dini hikayeler ile başladım. Oradaki motivasyon sonucu hıçkıra hıçkıra ağlamak farklı bir duyguydu. Şuanda istesem (ki bazen istiyorum) yapabileceğimi sanmıyorum. Bence artık o eski temiz saf kişi değilim.
Daha sonraları nedendir bilmem belki arabesk kültürünün etkisindendir. Aşk şarkıları dinleyip hüzünlenir ara sıra da ağlardım.
En son ne zaman ağladım bilmiyorum. Hala aşk filmleri yada aşk şarkıları dinlediğimde hüzünleniyorum. Fakat dini konularda tamamen ruhsuz biri oldum.
Sanırım hayatımda bir kere de pişmanlıktan, vicdan azabından ve çaresizlikten ağladım. Bir kadın için ilk ağlayışımdı. Sanırım bir kadın tarafından da ilk kandırılışım. Bir blöf yapmıştı ve bende adeta bir sazan gibi o blöfü yemiştim.
---
Genelde kızlar bunu söyleme cesaretini gösterebiliyorlar. (yada ben sadece onlardan duyuyorum) Evet bende filmlerdeki aşkı arıyorum. Şimdiye kadar çok aradım. Belki bulurum bilmiyorum.
Ben bu satırları yazarken sen ne yapıyorsun bilmiyorum. Acaba sen aradığım kişimisin. Yada ben senin beklediğin kişimiyim. Şimdiye kadar bir kadın için hiç bu kadar çok satır yazmamıştım. işim gücüm sadece sana yazmak oldu.
Acaba sen bu yazıları bir gün okuyacakmısın. okursan neler düşüneceksin.
Niye hep seni düşünüyorum?
---
Ey yar! Beni duy, beni hisset.
Kalbim senin için atar,
Beynim seni düşünmekten başka birşey yapamazken
Duygularım, hislerim kalbinin derinliklerine ulaşsın.
Acaba kötü bir insanmıyım?
Kendime kızıyorum
---
Aşk nedir diye kendime sorduğumda; "Aşk iki kalbin tek bir şey için aynı anda atmasıdır, İki farklı elma yarısının sanki bir bütün elmaymış gibi tek vücut olmasıdır. Ya da farklı dünyalarda ortak hayaller kurmaktır." diyorum. Peki bunlar bir anda olabilir mi?
9 Ekim 2010 Cumartesi
Anladım ki
--
Resim yapma konusunda olabildiğince yeteneksizim fakat fotoğraflarını her gördüğümde resmini yapasım geliyor. En kısa sürede bir resim kağıdı alıp resmini yapmayı deneyeceğim. Küçükken resim yaparken bile insanları çöp adamdan yapan ben inanıyorum ki sana olan aşkımın kağıda yansıması fotoğraflarından farksız olacaktır.
6 Ekim 2010 Çarşamba
Sıradan biri olmak yada olmamak
Gelelim asıl yazmak istediğim konuya iradem ile ilgili herhangi bir noktada müdahaleye asla tahammül edemiyorum. Sırf bu yüzden tercihlerimde bana dikte edilmeye çalışılanın zıttını yapmaya özen gösteriyorum. Mesela emirivakilerden nefret ederim.
Konu ile ilgili aklıma geldikçe söylendiğim bir şey beni bir kız arkadaş ile tanışıtıran bir arkadaşım sen bu kızı kesin götürürsün dediği için. Hayatımda uygulamaya çalıştığım dini kurallar(mesela zina?) bir yana bu tip bir tavır o kız arkadaşım ile duygusal bir bağ kurma olasılığım olsa bile tamamen yok etmiş oldu. Onu kızı gördüğümde hep aklıma o arkadaşımın sözleri kulaklarımda yankılanıyor.
Yada saçlarımı birinin kestir demesine. Sırf bu yüzden saçlarımı uzatabilirim.
Özgür bir birey kendi kararlarını düşünüp tartıp kendi vermelidir. Sırf biri diyor diye iş yapılmaz. Bana birşey dikte edildiğinde ben mümkün olan en zıttını yapmaya özen gösteriyorum.
3 Ekim 2010 Pazar
Seni kalbimden silmek istiyorum
Madem sen hiç öğrenemeyeceksin duygularımı,
Kalbim, beynim, ellerim olmaz! yapma! dese de,
Seni kalbimden silmek istiyorum.
Çok zor bir durummuş bu,
Elini tutabilecek kadar yakınken, kafamı çevirip gitmek,
Sesini duyunca kalbim depreşmesin diye uzakla gitmek,
Seni aklımdan da silmek istiyorum.
Tamam biraz şipsevdiyimdir,
Kararsızlık konusunda da birinciyimdir,
Tam seni seçmişken,
Seni aklımdan da kalbimden de silmek istiyorum.
Seni her gördüğümde iyicene alevlenirken,
Kolay değil kalbimdeki koru kül yapmak,
Nasıl yaparım bilmiyorum,
Tek bildiğim hala seni seviyorum.
---
Sana yazmayacaktım söz vermiştim kendime sanırım bunu beceremeyeceğim. daha önce seni unutmayada söz vermiştim.Yapamıyorum, iyicene aptal aşık oldum. Seni düşününce yüzümü bir sırıtma alıyor. yeni farkettim. Seni görünce kimdilir nasıl bir şekil alıyorum. Sen varken konuşamıyor, sürekli saçmalıyorum.(yada sürekli saçmalıyorum bilmiyorum.) Nasıl yaparım nasıl ederim bilmiyorum fakat böyle sürüp gittikçe korkarım benim duygularım azalmak yerine artmaya başlayacak.
29 Eylül 2010 Çarşamba
Yine pes ediyorum
Şimdi bir arabesk şarkı çalar yandaki binadaki tekstil atölyesinin içinde yayılır gürültüsü buralara kime ve neden yazıldığı bir kenara, henüz duymasam da sana itaf ediyorum bu şarkıyı.
Bazen mutsuzken yada sinirliylen içimden ellerimden ateş topları çıksa da her yeri yaksam diye düşünürken sana kıyamıyorum. Sen benim seni sevdiğimi bilmiyorsun ki. Ben bir korkak, seni kaybetme korkusuna sana duygularımı söylemedim.
İlk defa korkularıma yenik düşüyorum. Bu reddedilme yada başka birşey değil. Sadece kaybetme korkusu sen öyle yanımda dur ben hiçbirşey söylemeden seni seyredeyim istiyorum. Sen konuş ben seni dinlerim. Sözlerin bazen canımı acıtsada seni dinlemek sevktir benim için.
--
Artık yazmayacağım senin için. Duygularım canımı acıtsa da artık mutluluk istiyorum. Artık mutlu, sevinçli umut dolu şeyler yazmak istiyorum. Tamam belki içinde sen olmayacaksın ama olsun.
28 Eylül 2010 Salı
Haberin var mı?
Haberin Var Mı - Coşkun Sabah
Yıllar yılı gizliyorum
Hep içimde saklıyorum
Kimselere diyemiyorum
Gizlediğim aşkımsın sen
Sakladığım sevdamsın sen
Gönlümdeki büyük sırsın sen
Haberin var mı?
Seni çok sevdiğimden
Haberin var mı?
Yüreğimin sesinden
Bir dua gibi
Bir dilek gibi
Gizliyorum senin sevgini
Aaaahhhh...
Yaşadığım hayalleri
Gündüzleri, geceleri
Kimse vereyim bu sevgimi?
Diyemiyorum.. Diyemiyorum..
Kimselere diyemiyorum...
Diyemiyorum.. Diyemiyorum..
Hep içimde gizliyorum..
27 Eylül 2010 Pazartesi
Sonsuza dek vazgeçilmez olmayacağını bile bile onu istemek.
--
Ben vazgeçilmez olarak yari görmek isterken vazgeçilmez arayışıma bir arkadaşım tek vazgeçilmez "kendi çocuğun" dedi. Biraz düşündüğümde haklı olabilceğini düşündüm. Fakat bu dünyada çocuk sahibi olabilmek için hayatta daha fazla tecrübe sahibi olmak gerekiyor. Daha gerçek aşkı tadamamışken çocuk sahibi olmak yakın bir gelecekte görünmüyor. Tamam gerçek vazgeçilmez kendi çocuğun olabilir fakat ben vazgeçilmez bir yar istiyorum. Ben istiyorum diyorum fakat yar beni duyuyormusun. Beni hisset sessiz sesimi duy.
25 Eylül 2010 Cumartesi
Sevdiceğim benim vazgeçilmezim olur mussun?
- Beni ölümden alı koyan hiçbir şey yok. Son faaliyetimizde teröristler tarafından takip edildiğimizi düşündüğümüzde acaba diye düşündüğümde acı gerçek ile yüzleştim. Bu dünyada vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok.
- Tam tersi yönde vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok. Ve istediğim zaman sıfır noktasına inip tekrar yüklecek gücü kendimde hissediyorum.
Fakat ben bu durumun böyle olmasını istemiyorum. Bir vazgeçilmez istiyorum. Adını dahi yazamadığım sevdiceğim benim vazgeçilmezim olur mussun?
19 Eylül 2010 Pazar
Birazda gerçek dünyaya dönelim.
Ben ateşinde yanmayı her göze aldığımda, soğuna kapılıp donmaktayım.
Biliyorum bu filmin sonunda mutlu son yok.
Zaten başrolünde benim olduğum filmlerde, aşk filmleri değiller.
Her aşk filmi denemede film nedense bilimkurgu'ya dönüyor.
Bu sefer farklı her seferinde doğaçlama oynarken bu sefer önce senaryoyu yazıyorum.
Bir santranç oyuncusu gibi her hamlede olabilen en uzun sürede düşünüyorum.
Bakalım sahneye çıktığımda hayat ne gösterecek.
--
Bu gece biraz karamsar biraz da çaresizim. Elimde değil yine seni düşünmekteyim.
15 Eylül 2010 Çarşamba
Yine sana yazasım geldi
Bu sıralar çok karamsarım sanırım biraz da boşluktayım. Ne kadar sürdürebilirim bu tek kişilik yanlızlığı bilmiyorum. İki kişinin ortak yanlızlığının hayalini kurarak ne kadar sabrederim. Sussamda yanlızım, konuşsam da. Susarsam en azından uzakta da olsa gönlüme misafir olan sen varsın.
Bu sessizlik emri sadece dilime geçebiliyor. Kalbim, beynim ve ellerim sen! sen! ille de sen! diyor.
Senin gibi yapıp bende içinde senin olmanı istediğim gelecek ile ilgili hayal kurmayı kesiyorum. Geriye sadece bu günümde sen kalıyorsun. İçimde garip bir his bilmiyorum nedir? Seni düşünürken hızlanan kalp atışlarımın da sebebini bilmiyorum.
Acaba ben seni düşünürken hiç aklına geliyormuyum. Dualarımda sen varsın, rüyalarımda yine sen. Şimdi senli bir rüyaya merhaba demek için yazıyı bitiriyorum.
12 Eylül 2010 Pazar
Biri uyum dedi
Şimdiye kadar çok fazla aşk yaşamasam da en uzun süreninin kişiğini düşündüm. İlk başlarda baskın biriydi ("+" diyorum). Ben budurumda edilgen konumdaydım. ("-" oluyorum). Normal fizik teorilerinde zıt kutuplar birbirini çeker. ("-" "+" = mutluluk diyelim.) Fakat ne kadar baskın olsa da (zayıf bir +) kuvvetli bir edilgen karşısında bazen kutup değiştirebilir ("+" zamanla - olur). Bu durumda yaşadığım tecrübe ("-" "-" = mutsuzluk) ayrılık ile noktalanıyor. (Bazen bu konuda kendimi bir vampir gibi hissediyorum.)
Farklı bir açıdan bakarsak modern fizik aynı kutuplarında birbirini çekebildiğinden bahsediyor. ("-" "-" yi bazen çekebiliyor.) Bu durumu insan ilişkilerine uygulamak ne kadar doğru bilmiyorum.
Son 3-4 tercihimi göz önüne alırsam benim açımdan hep ("-" "-" yi çeker şeklinde) aynı kutuptan kişilikler seçiyorum (yada onlar beni çekiyor).
--
Bu teorimde şöyle bir problem var. Kadınlardaki genel eğilim kendilerinin edilgen ("-") kalıp erkeğin etken ("+") olması yönünde. Genlerden gelen birşey olsa gerek.
Tabii Bu durumda yukarıdaki teoriyi uygulamak istey ben yanlız kalıyorum. :)
Gecelerimde sen varsın
Bu sıralar seni düşünmeden, anlamlı yada anlamsız sana yazmadan uyuyamıyorum. Uykuya seninle dalıyorum. Seni düşünürken unutuyorum herşeyi. Ne hayatın stresi, ne dünyada olup bitenler. Herşeyim bir anda sen oluveriyorsun.
--
Yarına gelirsek yarın referandum var. İşin gerçeği sonucu umurumda değil. Ben sadece senin ne düşündüğünü merak ediyorum.
10 Eylül 2010 Cuma
Ya benim olmazsan
Şuan en son istediğim şey gerçek bir aşk acısı nee yaparım bilemiyorum. İnsanoğlunun doğasında var elbet unutlur gider fakat geride bıraktığı tortular dişi atmış bir civata gibi her açılıp kapandığında biraz daha yaralar sonunda ya yeni bir diş açar yada olan biten herşeyi yok eder.
İçimde bir korku var. Daha öncede korkuyordum fakat bu başka bir korku ya sana seni seviyorum sana askım diyemezsem. Bu red cevabı almaktan bile korkunç bir son benim için. Kendime bile zor itiraf ederken sana hiç söyleyememek "Allah'ım beni böyle bir sondan esirgesin."
--
Ruhunun derinliklerine sızmak istiyorum.
Aşkının ateşi içimi, beniliğimi yakarken,
Sıcaklığından eriyip kül olmak istiyorum.
Kalbimin, ruhumun kapılarını açmak istiyorum.
Gerçek beni görüp sende sev diye.
Sevde aşkın ateşinde beraber yanalım istiyorum.
Patlayan bir volkan gibi eriyip, saçılalım istiyorum.
İçimdeki kıvılcımların sönmemesi için,
Bu hayali gerçeğe dönüştürmeni istiyorum.
--
Ben bir sürü şey düşünüp isterken bir ışık bir işaret "Allah'ım yardım et."
4 Eylül 2010 Cumartesi
Keşkelerim var benim!
Keşkeler hayatın bir parçası, birde iyikiler var biliyorum fakat ben sadece keşkeleri hatırlıyorum. Bir daha aynı hatayı yapıp keşke dememek için hayatla bir santranç tahtasında oynar gibi oynuyorum. Çoğu zaman hayat beni mat etsede bende yenile yenile oynamasını öğreniyorum.
Ey yar dilimden dökülenleri duyamasan da, yazdıklarımı okuyamasan da bari kalbimden süzülen aklımın sürekli frenlediği duygularımı hisset. Bir gün kalbim aklımı yenerse belki dilim haykırır sana hislerimi, fakat şimdilik aklımın kalbimi frenlemesine göz yumuyorum. Dedim ya korkuyorum. Daha önce defalarca kaybettim. Kaybetmekten korkuyorum. Seni kaybetmektense yamacımda dur. Sana olan duygularımı bilmesende olur. Ne kadar egoistce olursa olsun bu hayatta senden bana bir keşkem olsun istemiyorum.
13 Ağustos 2010 Cuma
Rüyadan hikayeye, olabilirse sonrada şarkıya
Aylar önce rüyamda kulağımda bir şarkı çalıyordu. Uyandığımda hatırladığım birkaç sözü internette arattığımda böyle sözler içeren şarkı olmadığını gördüm. Duyduğum sözleri odamın duvarındaki mantar pantoya asmıştım. Aylardır orada duruyorlardı. Bu sözleri ben tamamlamaya karar verdim. Eğer becerebilirsem belki şarkı sözü bile olabilir. Sadece birkaç sözünü hatırladığım için arasını doldurmaya çalışmak yerine olayı bir hikaye haline getireceğim. Sonrada hikayeden bir şiir yazmayı deneyeceğim. Bakalım bittiğinde nasıl birşey ortaya çıkacak.
Birbirlerini tutkulu bir aşkla seven bir çift acı bir trafik kazasında hayatlarını kaybederler. Geride o sırada annannesinde olan kız cocugu kalır. Kız ergenlik cağına geldiğinde yaşadığı bazı sorunlara belki çare olur diye anne ve babasının en yakın arkadası kıza anne ve babasının hikayesini anlatmaya baslar;
Rüyamdaki şarkı bu kıza söyleniyordu.
Buna benzer bir tekniği daha önce bir yerde görmüştüm. Uygulamayı deneyeceğim. Bu sıralar yazabilcek kadar ilhamım olacağını düşünüyorum. Sadece kimden bahsedersem bahsedeyim hikayenin sonunda ölmeleri gerekiyor.
Söz vermiştim kendime
Söz vermiştim kendime,
Düşünmeyecektim seni,
Sonunu bile bile kaptırmayacaktım kendimi.
Olmuyor yapamıyorum,
Sokakta gördüğüm kadınlar tıpkı sen,
Saçları, yüzü, kıyafetleri,
İnsanlar çift yaratılır derler,
Yoksa bu gorduklerim senin binlerce kopyan mı?
10 Ağustos 2010 Salı
Rüyalarım olmasa
9 Ağustos 2010 Pazartesi
Kaybetme korkusu
Üstelik kazanma durumunda bir birim kazanacakken kaybetme durumunda iki birim kaybetmek gibi bir durum sözkonusu olduğunda kalp ile değil beyin ile düşünme seçeneğini seçiyorum.
Tamam kabul ediyorum kaybetmekten korkuyorum. Kendime Şebnem Ferah'tan Korkarak Yaşıyorsan şarkısını armağan ediyorum.
13 Haziran 2010 Pazar
Acaba acaba diyorum
Yine aklıma düştün bir an ürperdim. Hala sen sana olan duygularımı bilmiyorsun. Gerçi bu soruyu kendime sorduğumda şimdi bile kesin bir yanıt alamıyorum. Acaba gerçekten bu hissettiklerim aşk değil mi? Sadece sahip olma/ait olma isteğimi?
***
Sürekli iki kadın arasında tercih yapma ayrımına geliyorum. Şimdiye kadar yaptığım tercihlerin hepsi bana bir hayat tecrübesi olarak geri döndü. Fakat birde iz bıraktılar. Ya diğeri diğerini seçseydin? Beyhude bir soru fakat şuanda yapmam gereken tercihleri bile etkileyebiliyor.
***
Yinede aklıma geldin işte ne yapayım? Şimdi neredesin ne yapıyorsun bilemiyorum. Umarım gülümsüyorsundur. Gözlerimin önüne gelen gülümsemen bana da bir tebesüm verdi.
Bu satırları yazmama sebep olduğun için sana teşekkür ediyorum. Belki belki birgün sana yazdığımı bilerek bu satırları ve diğer yazdıklarımı okursun.
28 Şubat 2010 Pazar
Bu gece
Sadece sana ve beklemeden
Herzamanki gibi söylemeye korkarken
Söyleyemediklerimi yazmak istedim özgürce
Hayali şeyler içinde yazdıklarım oldu
Sadece yazmak için kurduğum tek taraflı aşklarım
Yada sonu belli olan hüzünlü hayallerim
Bu seferki farklı söyleyemediklerimi yazdım bu gece
Aşk diyemiyorum, belkide aşkı bilmiyorum
Yanındayken istesem de duygularımı söyleyemiyorum
Ne kadar sürer böyle bunu da bilemiyorum
Her zamanki gibi cesaretim yok
Cesaretsiz hislerimi yazmak istedim bu gece