Geçenlerde bir video izledim. Amerika'da bir profesör öğrencileri ile arasında geçen bir diyalogdan bahsediyordu. Öğrenciler okuldan mezun olacağız ama daha ne iş yapacağımızı bilmiyoruz diyorlardı. Profesör de yöntem olarak çalışmak için en önemli sebebimiz olan parayı ortadan kaldırdığınızda sizi mutlu edecek olan mesleği yapmalarını öneriyordu.
Ben ilk okul yıllarından beri hikaye yazmaya çalışıyorum. Geçenlerde o kargacık burgacık yazımla yazdığım bir şeyleri buldum. O yılları tam net hatırlamasam da yazdığım hikayemsi metinleri arkadaşlarıma okutur onların yorumlarını alırdım. Beni yazmaktan daha çok onların okunması, okuyan kişinin bir an için kafasında bir kibrit ateşi de olsa yanması daha çok mutlu ediyor.
Bir defasında yazdığım bir şiiri okuması için bir arkadaşıma göstermiştim. Arkadaşım kendinden bir şeyler bulduğunu kendi lisanı haliyle bana anlatmıştı. O sırada hissettiğim mutluluğu anlatamam. Başarılı yazılar için okuyucunun kendinden bir şeyler bulduğu yazılardır deniyordu.
Öğretmekte yazmak kadar beni mutlu ediyor. Fakat sıradan tahtaya çizip anlatarak yapılan bir eğitim, öğretim değil. Ben göstermeliyim karşımdaki kişi ya da kişiler benden bir şeyler öğrenmeli, ben anlatmalıyım karşımdaki kişi uygulamalı.
Anlattığım şeyi uygulayan kişinin gözünde gördüğüm ışık ile yazdığım şeylerde kendinden bir şeyler bulan kişideki aynı. Bende yarattıkları etkide öyle.
Hayatımın bir döneminde hali hazırda geçimimi sağlayan işten vazgeçecek olursam yazdıkları okunan bir yazar ya da anlatacak bir şeyleri olan bir eğitmen olmak istiyorum.